KIYAME SURESİ: 22-23
12 Mart 2013
VELAYET AÇISINDAN BİR BAKIŞ
12 Mart 2013

I. Allah (cc),  Vali’dir, Veliyy’dir, Mevla’dır. Cenab-ı Hakk, mahlûkatının ve kullarının gerçek dostudur, sahibidir, efendisidir, malikidir, yardımcısıdır, velisidir, mevlasıdır; herkesin her derdinde sığınacağı tek şefkat ve rahmet kaynağıdır.

Her şeye hâkim olan, her şeyin her haline vakıf bulunan, her dertlinin devasına kefil olan ve her canlıyı himaye eden Cenab-ı Allah, bütün varlıklar üzerinde hükümrandır. O’nun hükmü önünde bütün kâinat mutlak itaattedir. Her şeyin, her canlının, her yürek taşıyanın vekili, kefili, mevlası ve sahibi, Cenab-ı Hakk’tır.

Mevla ve bu ismin ism-i fail şekli olan Vali ve mübalağa şekli olan Veliyy isimleri, Kur’an-ı Kerim’de geçmektedir.

Veli; sözlükte “yakınlık, yardım ve birinin işini üstlenme” demektir. Bir işi üzerine alan, idare eden ve gerçekleştiren herkese “velî” denilir.Velî ayrıca yardımcı, seven, dost, müttefik, hısım, komşu, tâbi, köleyi azad eden ve itaat eden gibi anlamlara da gelir.

Bir işi üzerine alan, idare eden ve gerçekleştiren herkese  “Velî” denilir. Velî ayrıca yardımcı, seven, dost, müttefik, hısım, komşu, tâbi, köleyi azad eden ve itaat eden gibi anlamlara da gelir. Denilir ki mü’min, Allah’ın velisidir. Vâlî, düşmanın zıddıdır. Yardımcı, bütün yaratıkların ve varlıkların işlerini yürüten idare eden demektir. Yetimin işlerini üstlenen veli, halkın işlerini üstlenene vali denir.

“Veli”  kelimesi hakkında ulemanın görüşleri şöyledir:

Râgıb el-İsfehânî: “Mekân yönünden, din ve neseb yönünden, sadâkat ve yardım yönünden ve itikat yönünden olan yakınlığa “velâ” denir. Velayet, yardım demektir. Velayet, bir işi üstlenmek demektir. El-Velî ve el-Mevla eş anlamlıdır. Mesela “mü’minler Allah’ın velisidir/dostudur” da denilir.”

İmam Gazzali: “veli; dost ve sevendir.”

Bu ismin muhtelif anlamları üzerinde sistematik bir tarzda duran Fahreddin er-Râzî, söz konusu mânaları aşağıdaki şekilde maddeleştirmektedir:

a) Bu ismin birinci anlamı “veliyyü’l-yetîm, veliyyü’l-mer’e” örneklerinde olduğu gibi bir başkasının işini üzerine alıp idare etmek” şeklindedir.

b) Velî, “mü’min erkeklerle mümin kadınlar bir­birlerinin velîleridir” mealindeki âyette görüldüğü üzere “yardımcı” anlamına da gelmektedir/ Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de, “gerçek yardımcının Allah Teâlâ ol­duğu” bildirilmektedir. Birinci anlamın bütün var­lıkları kapsadığını, ikinci anlamın ise sadece mü’minlere yönelik olduğunu belirten Fahreddin er-Râzî, bu is­min söz konusu her iki anlam sebebiyle de Cenâb-ı Hakk’ın fiilî sıfatlarına delâlet ettiğini kaydeder.

c) Fahreddin er-Râzî’ye göre bu kelimenin üçüncü muhtemel anlamı, bazı âyetlerde de görüldüğü üzere “seven dost” şeklindedir.

Diğer iki esma, “vali ve Mevla” kelimeleri hakkında ise,  esma şarihlerinden kısa tanımlar gelmiştir:

Halîmî; “Mevla; “kendisinden yardım umulan gerçek sahip” der.

Hattâbî; “Vali; kâinatın hakimi ve yönetenidir. Bunun yanında,”devamlı surette in’âm-ni’met verme” mânasının da bulunduğunu belirtmektedir.

Halimi; vali kelimesinin türediği “vilâye” masdarında “idare, kudret ve icraat” gibi yönetimle ilgili anlamlar bulunduğun­dan, bu ismi “idareye mâlik olan” şeklinde tanımlamaktadır.

Burada velayet kavramından bahsetmek gerek; Velayet, sözlükte, yardım, akrabalık, devlet başkanlığı ve dostluk anlamlarına gelir.

Hukuki manada velayet, “kabul etsin veya etmesin, birinin bir başkası üzerine söz sahibi olmasıdır.” Diğer bir tarife göre, “reşid bir kimsenin, ehliyeti noksan olan birinin şahsi ve mali işlerini yürütmede yetkili olmasıdır.

Allah Teala’nın velayetinden bahseden ayetlere bakıldığında, kulların bu konuda bir ihtiyar/seçim haklarının olmadığı açıkça görülecektir. Mü’minler, ancak Allah’ın gösterdiği ve müsaade ettiği kulların dost, sırdaş, yönetici ve veli edinebilirler.

II.

Kavramsal  incelemede görüldüğü gibi, Rabbimizin bu üç esma-i hüsnasını müstakillen ele almak, zihin haritamızda eksik noktalar oluşturacaktır. Bu nedenle biz de, aynı kökten beslenen bu üç esmayı, aynı kategori içinde izah etmeyi gerekli gördük.

Kul, tüm işlerinde ve sıkıntılarında kendisini şüphe etmeksizin eline bırakabileceği ve hem de sonsuzca güveneceği bir “dost” arar. Halik-ı Zü’l-Celal, kendisinin “Mevla” olduğunu müjdeler. Bu sefer kul, hayatında “Mevla”sının nelere kefil olduğunu, hangi alanlarda yardımına başvurabileceğini merak ederken, Rabbu’l Alemin, kendisinin “Veliyy” olduğunu müjdeler. Yanında Veliyy bir Mevla bulan kul, bu sefer de Mevlasının tüm bunlara nasıl olup da güç yetirebileceğini düşünürken,  Ahkemu’l Hakimin olan Allah cc, kendisini, “Vali” olarak vasıflandırır. Her bir zerrenin perçeminden tutan, mutlak ve yeğane  mutasarrıf olan, her yarattığına hayat ve gıdasını sunan ve sözü geçen Rabbu’l Alemin, elbette ki kullarının işlerine ve ihtiyaçlarına da kefildir, vekildir ve yetişir.

Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah, kulla­rının bütün işlerinin mütekeffilidir. Allah salih kulla­rının velisi, kendisine itaat edenlerin yardımcısıdır. Bu ise; Allah’ın dostlarına yardım etmesi, düşmanla­rını kahreyleme şeklinde tecelli eder.

Allah teâlâ sevdiği kullarının dostudur. Onlara yar­dım eder, sıkıntıları, darlıkları kaldırır, ferahlık verir, hidâyet eder, dünyâca, âhiretce iyi işlere muvaffak kılar, her çeşit ka­ranlıklardan kurtarır, nurlara çıkarır, gönüllerini nurlandırır, bu sayede o gönüller, hayâtı bugünün dar çemberi içinde sıkı­şık görmezler. Allahuteâlâ’yı bilir, birliğini tanır, ancak O’na kul olmak şerefiyle, yerin ve göklerin esrarından nice hikmetlere erer. Allah dostlarının kulağı da nurludur, gözleri de, işittikleri, gördükleri her şeyden ibretler sezer, yüzleri de nurludur; onları görenler Allah’ı hatırlarlar.

Allah dostları, Allah’tan başka dost tanımadıkları ve Allah’ın rızâsına muhalefetten korkup korundukları ve Allah’tan başka hiç kimseden korkuları veya beklentileri olmadığı ve Allah da kendilerine dost olduğu için, artık onlara ne korku vardır, ne de hüzün. Onun için herkesin korktuğu zaman onlar korkmazlar, herkesin tasalandığı zaman onlar tasalan­mazlar. Allah’ın va’di böyledir. Allah’ın sözünü değiştirecek, hükümden düşürecek, meselâ, Allah’ın korkma, mahzun olma dediğini korkutup mahzun edebilecek hiçbir hâkim kuvvet bulunmıyacağı gibi, Allah teâlâ’nın kendisi de asla va’dinden dönmez, sözünü yerine getirir

Allah Teala “El-Mevla”dır; kullarından, sadece kendisini ve sevdiği kullarının dost edinilmesini emreder. Müslüman kulun, iman etmemiş birilerini ne sırdaş, ne de yandaş edinme hakkı yoktur. Aksi durumda itaatsizlik etmiş olur.

Allah Teala “El-Veliyy”  dir; kulunun işlerini onun adına tekeffül eden, yardım ve yakınlık adına en sağlam merci olarak Allah Teala kafidir. Müslüman kul için, Allah cc dan, Rasulullah asv ve mü’minlerden ğayri veli yoktur. Velayet hakkı, Yaratan’a aittir, kulların bu konuda seçme hürriyeti söz konusu değildir.

Allah’ın velayeti başkalarının velayeti gibi değildir.

“O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. O işitendir, görendir.” Şûra: 42/11.

O, bütün evrenin ve mahlûkatın işlerini idare edendir. O, iktidarın gerçek sahibidir. O, yaratıklarını, dinlerinde dünyalarında ve âhiretlerinde kendilerine yararlı olan şeylere yönelten Velî’dir

Allah Teala “El-Vali” dir; kullarının işlerini üzerine almıştır, bütün işlerin sonu O’na döner. Mahlukatın işlerini yoluna koyan ve gereği gibi idare eden ancak O’dur. Velayet, tedbir, kudret ve fili gibi hususları iş’ar eder. Bun­ları kendinde bulundurmayana vali denemez. Bütün umurun (işlerin) valisi şüphe yok ki, Allah’tır.

“Bir toplum kendindeki özellik­leri değiştirmedikçe Allah, onlarda bulunanı değiştir­mez. Allah bir topluma kötülük dileyince de artık onun geri çevrilmesi mümkün değildir. Onlar için Allah’tan başka vali de bulunmaz.” (Ra’d: 11)

Bu âyette zımnen Allah’ı niteleyen bu vasıf hakkında kaynaklar, El-Vali cc ism-i şerifine, “bütün varlıkların hükümranı, onlar üzerinde yegâne mutasarrıf, kâinatın hakimi ve yöneteni” anlamını vermektedir

El-Veliyy isminin zikredildiği ayet-i kerimeler:

– “Allah inananların velisidir. Onları karan­lıklardan aydınlığa çıkarır.” Bakara: 2/257

– “Allah mü’minlerin velisidir.” Âl-i İmrân: 3/68

– “Yoksa Allah’tan başka veliler mi edindi­ler? Veli yalnız Allah’tır.” Şûra: 42/9

– “O, övgüye lâyık velidir.” Şûra: 42/28

– “Allah muttakilerin velisidir.” Câsiye: 45/19

– “Allah veli/dost olarak yeter.” Nisa: 4/45

– “Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah’tır, Rasulüdür ve iman edenlerdir.” Mâide: 5/55

– “Sen bizim velimizsin, bizi bağışla ve mer­hamet et. Sen bağışlayanların en hayırlısısın.” A’raf: 7/155

– “(Melekler de:) Sen yücesin, bizim dostu­muz onlar değil, sensin, diyecekler.” Sebe’: 34/41

– “Rableri katında onlara esenlik yurdu (cen­net) vardır. Ve yapmakta oldukları (güzel) işler sebebiyle Allah onların dostudur.” En’âm: 6/127

– “Ey gökleri yerleri yaratan! Sen dünyada da ahirette de benim velimsin. Beni müslüman olarak öldür ve beni sâlihler arasına kat!” Yûsuf: 12/101

– “Allah gerçek dosttur/velidir.” Şûra: 42/9

– “Allah mü’minlerin dostudur. Onları karanlıklar­dan aydınlığa çıkardı.” Bakara: 2/257

– “Mü’min erkeklerle, mü’min ka­dınlar birbirlerinin dostudurlar.” Tevbe: 9/71.

– “Mü’minler, mü’minlerden başka kâfirleri dost edin­mesinler.” Ali İmran: 3/28.

El-Mevla, isminin geçtiği ayet-i kerimeler:

Allah Teâlâ, Mevlâdır. “O’nun benzeri hiç bir şey yoktur. O işitendir, görendir.” Şûra: 42/11.

O, Mevlâ’dır, Rabb’tır, Melik’tir, Seyyid’dir. Yardım ve başarı O’ndan umulur. Çünkü O her şeye kadirdir. O, kendini bu isimle isimlendirmiş ve şöyle buyurmuştur:

“Namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’a sımsıkı sarılın. O, sizin mevlânızdır. Ne güzel mevlâdır, ne güzel yardımcıdır.”  Hacc: 22/78.

“Eğer (imândan) yüz çevirirlerse, bilin ki Allah sizin dostunuz/mevlanızdır. O, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcıdır.” Enfal: 8/40

“Bu, Allah’ın, inananların yardımcısı/mevlası olmasından dolayıdır. Kâfirlere gelince, onların mevlası yoktur.” Muhammed: 47/11

III.

Allah’ı gerçek dost kabul eden bir mü’minin yüreğine korku ve hüzün gelmez. “İyi bilinki Allah dostlarına korku yoktur, onlar üzülmezler de.”  Bakara: 2/257

Kullar, Cenabı- Hakk’ı dost edinince, O’nun rıza­sına uymayan her şeyden kaçınırlar. O’nun dostları arasına katılmak istendiğinde yine O’nun yardımına ihtiyaç duyar:

“Eğer (imândan) yüz çevirirlerse, bilin ki Allah sizin dostunuz/mevlanızdır. O, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcıdır.” Enfal: 8/40

Allah Teala, kendi dostluğunun yolunu da göstermiştir:

-Kitaba ittiba

-Salihlerden olmak

“Zira benim velim, o kitâb indiren Allah’tır ve O hep salih kullarına velilik eder.” Araf 7/196

Kul, velayeti ve emri altına verilenler konusunda fazilet ve adaleti uygulamak için, Allah’ın (cc) velayetine ve bu isimlerin sırrına ihtiyaç duyar.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir